Türkiye'de durum nasıl?


Türkiye'de bilim alanının önemli dönüşümlerden geçtiği bir dönemdeyiz. AKP hükümeti bilim politikalarının kapsamı ve sürekliliği açısından ancak cumhuriyetin ilk dönemleriyle kıyaslanabilecek bir uygulama içinde. Toplumun her damarını dinselleştirmekte ısrarlı olan bir siyasi partinin bilim alanında bunca kapsamlı bir hamleye girişmiş bulunması, sosyalistlerin olmasa da diğerlerinin kafalarını karıştırmakta.

AKP'nin bilim alanında attığı adımın önemi, kapsamlı ve sürekli olmasında ve alanın kurumsal yapısında gerçekleştirdiği dönüşümlerdedir. AKP bilim alanını, doğrudan sanayi ve teknolojinin uzantısı haline getirerek, bir bakanlığın adına bilimi ekleyerek cumhuriyet tarihinde bir ilke imza atmıştır. Bilim politikası artık hükümetin sürekli bir gündemidir ve AKP piyasacılığını gizlemeye tenezzül etmeden bilim alanını piyasanın bir uzantısı olarak dönüştürülmesine öncülük etmektedir. Üstelik bilimi nerdeyse “mühendislik bilimleri” alanına indirgeyerek yaptığı bu dönüşümün diğer tarafında, insan ve toplum bilimleri alanında dinsel bir dönüşümün olanaklarını yaratmaya çalışmaktadır.

Bilim alanından bakarsak AKP eleştirisinin önemli bir kırılma yaşadığı, yaşaması gereken bir evrede olduğumuzu söyleyebiliriz. AKP'yi gericilik üzerinden eleştirirken piyasacılığını sümen altı edenlerin, AKP'yi emperyalist odaklara yaslandığı için eleştirirken sermayeye bağımlılığını gözardı edenlerin, AKP'yi demokrasi havarisi olarak görüp bu sefer gericiliğini görmezden gelenlerin bilim alanında eleştirileri boşa çıkmıştır. AKP akademiyi gericileştirirken, bütün “bilimsel gösterge”lerde Türkiye'yi “ileriye” taşımıştır!..


Kuşkusuz AKP’nin uygulama kabiliyeti gösterdiği bilim programı özgün bir icat değil, Türkiye sermayesi ve uluslararası sermaye tarafından 1980’lerden beri talep edilen bir dönüşüm programıdır. Sosyalist bilim insanları, bilimin egemen sınıfların çıkarlarına hizmet eder halini görmeli, göstermeli ve değiştirmek için yeni olanaklar aramalıdır.