Tarihyazımında Sorunlu Alanlar ve Bir Panzehir Olarak Marksizm: Osmanlı Örneği
Çağdaş Sümer
Her ne kadar tarihyazımı, 19. yüzyılın idealist geleneğinin eleştirisi üzerine kurulan yapısalcı-işlevsilcilik, Annales Okulu ve ondan mülhem dünya sistemi teorisi ile feminist ya da post-kolonyal kuramlar gibi yirminci yüzyılın etkili akımları sayesinde önemli dönüşümler geçirmişse de, bu tebliğde sorunlu alanlar olarak tarif edilmesi tercih edilen bazı başlıklarda hâlâ önemli kısıtlarla maluldür. Bu alanların başında özcülük ve bundan kaynaklanan partikülarist yaklaşımlarla, teleoloji ve bunun sonucunda ortaya çıkan süreklilik-kopuş diyalektiğinin ve öznenin tarihteki rolünün göz ardı edilmesi gelir.
Söz konusu sorunlu alanlar aslında, Marksizmin bir düşünce okulu olarak kendi içinde tartışageldiği, nedensellik, özne/yapı ikiliği, bütüncüllük ve belirlenimcilik gibi mevzularda alınan konumlardan kaynaklanır. Yirminci yüzyıl içinde bir disiplin olarak tarih alanına yapılan Marksist müdahaleler de zaman zaman, bu mevzular karşısında aldıkları konuma bağlı olarak, bu sorunlu alanların bir parçası olmuşlardır. Fakat şu iddia edilebilir ki, Marksizm, tarih disiplinindeki diğer kuramsal ekollerin aksine, epistemolojik temelleri sayesinde bu sorunlu alanların farkındadır ve bu alanlarda mevcut sınırların ötesine geçilebilmesini olanaklı kılacak kuramsal ve kavramsal araçlara sahiptir.
Bu çalışma, söz konusu kuramsal ve kavramsal araçlardan yola çıkarak, adı geçen sorunlu alanlarda Marksizmin ne tür bir pan-zehir işlevi görebileceğini, Osmanlı tarihine yönelik tartışmalar bağlamında ortaya koymaya çalışacak; böylece tarihyazımı ve Marksizm ilişkisini somut bir toplumsal formasyonun geçirdiği dönüşümler üzerinden ele alacaktır.